CHP Heyeti, Burdur’da: “Sayın Sağlık Müdürü ve Vali’den Randevu İstedik.
(BURDUR) - CHP heyeti, Burdur Devlet Hastanesi Diyaliz Ünitesi'nde diyalize girdikten sonra rahatsızlanan ve çevre hastanelere sevk edilen hastalar hakkında bilgi almak için Burdur'a geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, "Burdur'da hem geçmiş olsun dileklerimizi sunmak hem de durum hakkında bilgi almak üzere sayın Sağlık Müdürü ve Sayın Vali'den randevu istedik. Kendileri bizimle görüşmekten imtina ettiler. Değişik bahanelerle görüşmekten kaçındılar. Bu gerçeklerin üzerini kapatma girişimidir. Bu kamuoyundan gerçekleri saklamaktır" dedi.
CHP Sağlık Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ve Samsun Milletvekili Murat Çan'dan oluşan CHP heyeti, Burdur Devlet Hastanesi Diyaliz Ünitesi'nde diyalize girdikten sonra rahatsızlanan ve çevre hastanelere sevk edilen hastalar hakkında bilgi almak ve süreç hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Burdur'a geldi.
CHP heyeti, Burdur Devlet Hastanesi önünde açıklama yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, şunları söyledi:
"Bizimle en ufak bir bilgi paylaşımında bulunmadılar"
"Cumartesi günü Burdur Devlet Hastanemizde diyaliz ünitesinde diyalize giren 31 hastamızın işlemden sonra fenalaştığı duyumunu aldık. Biz öncelikle Burdurlu hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimizi sunmak istiyoruz. Bu olay bizi çok üzdü. Gerçekten çok üzücü bir olay. Daha sonra bu hastalarımızın 21 tanesinin çevre illere bilgisine ulaştık ve 14 tanesinin de entübe edildiği yönündeydi bu bilgiler. İlerleyen süreçte olayları takip ettik ve şu anda kamuoyuna yansıyan dört hastanın entübe olduğu, diğer hastaların genel durumunun iyileşmeye başladığı yönünde. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hastalarımızı görmek, durumlarını değerlendirmek, hasta yakınlarımıza da geçmiş olsun dileklerimizi sunmak üzere bugün Afyonkarahisar'a geldik. Burada dört hastamız Devlet Hastanesi'nde, iki hastamızda Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nde olduğu bilgisi bize ulaşmıştı. Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'nde hastalarımızın durumu konusunda bilgi istediğimizde idare, böyle bir bilgi paylaşımı yapamayacaklarını söylediler. 'Biz hasta yakınlarımızla görüşmek istiyoruz, mümkünse hastalarımızı ziyaret etmek istiyoruz' denildiğinde de hasta yakınlarıyla da görüşemeyeceğimiz şeklinde bir yaklaşımla karşılaştık. Kimse yok gibi bir yaklaşımla karşılaştık. Bizimle en ufak bir bilgi paylaşımında bulunmadılar. Daha sonra Sağlık Bilimleri Üniversitesi'ne gittik. Orada da hastaların durumuyla ilgili herhangi bir bilgi paylaşamayacaklarını, hastaları ziyaret etmemizin mümkün olmadığını söylediler. Fakat bir hastanın eşiyle görüşebildik.
"Bu demokrasiye aykırı otoriter bir tavırdır"
Şimdi Burdur'dayız. Burdur'da hem geçmiş olsun dileklerimizi sunmak hem de durum hakkında bilgi almak üzere sayın Sağlık Müdürü ve sayın Vali'den randevu istedik. Kendileri bizimle görüşmekten imtina ettiler. Değişik bahanelerle görüşmekten kaçındılar. Biz milletvekillerimizle birlikte bir kamu görevi yapıyoruz. Kamu adına görev yapmak, bilgi almak ve bunu kamuoyuyla paylaşmak milletvekillerimizin anayasal görevi. Fakat idare bu görevi hiçe sayarak, yok sayarak milletvekillerimizin bu hakkını ana muhalefet partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin kamuoyu adına bilgi almak ve bunu paylaşma hakkını yok sayarak bizimle hastaların durumu konusunda herhangi bir bilgilendirme yapmaktan kaçınıyorlar. Bu gerçeklerin üzerini kapatma girişimidir. Bu kamuoyundan gerçekleri saklamaktır. Bu devlet adetiyle, devlet geleneğiyle örtüşmeyen bir davranıştır. Bunu kamuoyunun vicdanına bırakıyorum. Biz ana muhalefet partisi olarak bu üzücü hadiseden sonra durumu yerinde tetkik etmek, hastalarımızın durumunu öğrenmek ve kamuoyunu aydınlatmak, bilgi paylaşmak için bu incelemeye çıktık. Bu üzüntü verici hadiseyi yaşayan hastalarımızın durumlarını öğrenerek kamuoyuyla paylaşacağız. Sayın Sağlık Bakanı'nı, Sayın Vali'yi, Sağlık Bakanlığı'nı şeffaf olmaya ve bu tavırlarından vazgeçmeye çağırıyoruz. Biz burada kamu adına görev yapıyoruz ve bizim amacımız bu tip hadiselerin tekrarlanmaması için gerekli çabayı göstermek ve hastalarımızın güven içinde tedavi olması, halkımızın sağlığının, sağlık hakkının korunması amacıyla yapılan bir çalışmadır. Bu nedenle biz iktidarı ve Sağlık Bakanlığı'nı uyarıyoruz. Yaptıkları bu tavırdan dolayı da Sayın Valimizi, Sağlık Müdürü'nü ve Sağlık Bakanlığı teşkilatını da uyarmak istiyoruz. Bu yaptıkları hoş bir şey değil, demokratik bir tavır değil demokrasiye aykırı otoriter bir tavırdır.
"Sorumluları sorumlu davranmaya davet ediyoruz"
CHP Samsun Milletvekili Murat Çan ise konuşmasında şunları belirtti:
"Burdur'da bu olay olduktan hemen sonra Burdur Belediye Başkanımız büyük bir sorumluluk örneği göstererek belediyeye ait bir sorumluluğun olup olmadığını net bir şekilde ortaya koymuştur. Kendisine teşekkür ediyoruz. Ayrıca vatandaşın sağlığından sorumlu olanlar, sağlığının denetiminden sorumlu olanlar diyaliz ünitelerini denetlemek yerine bizlerin haber alma, bilgi alma, kamu görevini yerine getirme görevimizi denetlemeye kendilerini tabi tutmuşlar. Bizim hem Afyonkarahisar'da hem de Burdur'da bilgi almamızı engellemişlerdir. Bunu da 85 milyonluk ülkemizin vatandaşlarına emanet ediyorum ve biz bu görevimizi 31 Mart'ta yerelde birinci parti olmanın sorumluluğuyla haber alır almaz ilk iş gününde hayata geçirmek üzere buraya geldik. Ben sorumluları sorumlu davranmaya davet ediyorum."
"Sürecin takipçisi olacağız"
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ise şöyle konuştu:
"Resmi açıklamalar olmamasına rağmen bu yaşanan olayın arkasında bazı iddialar var. İlk iddia bu hastanenin diyaliz ünitesiyle ilgili bir tasarım sorunu yaşadığı biçimindedir. Yeni açılmış bir hastane olmasına rağmen eğer bir tasarım sorunu varsa bu gerçekten kabul edilemez. İkincisi diyaliz ünitesinde teknik bakım sırasında bazı sıkıntılar yaşandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca diyaliz teknisyenlerinin hafta sonu görevlendirilmemesi gibi birtakım sorunların yaşandığı da iddia ediliyor. Bütün bu iddiaların kısa zamanda şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklanması, müfettiş raporlarının medyada yer bulması, sorumluların cezalandırılması ve bir daha böyle bir sorun yaşanmasın diye Sağlıklı Bakanlığı'nın bütün hastanelerinde hatta Türkiye'deki bütün sağlık kuruluşlarında gerekli önlemlerin alınması yapılacak iş olmalıdır. Şu ana kadar kesin bilgiler açıklanmamış olmakla birlikte bir hastanın çok kötü etkilenmediği anlaşılmaktadır. Umarız bundan sonra bu diyaliz ünitesinde tedavi görmekte olan hastaların tümü kısa sürede sağlıklarına kavuşur ve bu tip olaylar bir daha tekrarlanmaz. Ama özellikle Sağlık Bakanlığı'nın, sağlık müdürlerinin, başhekimlerin, yardımcılarının milletvekilleri olarak Anayasa'dan kaynaklanan yürütmenin denetlenmesi işlevini yerine getirmemizi engelleyen tavırlarını da toplumla paylaşma ihtiyacı duyuyoruz. Bu sürecin hep birlikte takipçisi olacağız. Hasta ve hasta yakınlarının en az etkilenecek bir şekilde bu süreci sonlandırmaları için elimizden geleni yapacağız."