Karanlık veriler: Dijital dünyamızın görünmez yükü

Telefonlarımızın hafızasında bir daha açılmayan fotoğraflar, yıllardır okunmayan e postalar, "belki lazım olur" diye saklanan PDF dosyaları… Bu görünmez yığın, teknoloji dünyasında “karanlık veri” olarak adlandırılıyor.

Uluslararası araştırmalara göre 2024’te depolanan dijital verilerin yüzde 55’i, 2025’te ise yüzde 60’ı aktif olarak kullanılmayan dosyalardan oluşacak. Bu sessiz kalabalık yalnızca depolama alanını işgal etmiyor; dev veri merkezlerini yoruyor, enerji faturasını kabartıyor ve siber suçlulara bir nevi altın madeni sunuyor.

Bu büyüyen riski anlamak ve bireysel ölçekte neler yapabileceğimizi öğrenmek için sorularımızı Siber Güvenlik Uzmanı Osman Demircan’a yönelttik. Demircan, karanlık verinin güvenlik boyutunu örneklerle anlatırken dijital evlerimizi derleyip toplamanın yollarını da sıralıyor.

Yıllardır açılmayan, varlığı bile unutulmuş bir e posta banka hesap ve erişim bilgilerini barındırabilir. Aynı dosyalar, unutmamak için yazılmış sosyal medya şifreleri ya da kritik parola listelerini saklıyor olabilir. Siber Güvenlik Uzmanı Osman Demircan Karbon ayak izimiz her yıl büyüyor

Karanlık veri kavramı, ilk bakışta yalnızca kişisel depolama alışkanlıklarımızı ilgilendiriyor gibi görünse de tablo küresel boyutta endişe verici. 7/24 çalışan veri merkezleri, soğutma sistemleriyle birlikte küresel elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 1’ini üstleniyor. Karbon ayak izi her yıl büyüyor; elektrik talebi arttıkça yenilenebilir kaynaklara geçiş hızlansa bile emisyon dengesi sağlanamıyor.

Avrupa Birliği, artan talebi dengelemek amacıyla veri merkezi verimliliğini düzenleyen yeni direktifler hazırlıyor; Amerika Birleşik Devletleri ise milyarlarca dolarlık yeşil enerji yatırımıyla karbon salımını frenlemeye çalışıyor. Buna rağmen Asya Pasifik bölgesi, hızlı dijitalleşme sayesinde karanlık veri miktarını en hızlı büyüten coğrafya olarak öne çıkıyor.

Hackerların altın madeni

Dijital çöplük sadece karbon ayak izimizi büyüterek enerji tüketimini katlamıyor, aynı zamanda çok büyük bir güvenlik açığı da yaratıyor. Kimlik kopyaları, eski kredi kartı görselleri, “notlar” bölümüne kaydedilmiş şifreler… Osman Demircan, “Hepsi karanlık veri tanımına giriyor ve cihazımıza sızan bir saldırgan için hazine değerinde” uyarısında bulunuyor.

“Kullanılmayan veriler artık kontrol altında olmadığından, hatta varlıklarından bile haberimiz olmadığından ciddi anlamda veri sızıntısı riski taşımaktadır. Geçmişte bizden herhangi bir nedenle istenmiş olan kimlik resimleri, kredi kartı bilgileri, yaptığımız işlerimiz ile ilgili bilgiler, genellikle notlar kısmında tuttuğumuz şifreler, kullandığımız akıllı telefonlar ya da tabletlerimizin içerisinde duruyor. Eğer bir siber saldırgan cihazımıza erişirse bu verilerin tamamını ele geçirme potansiyelini elinde tutuyor. Başta dolandırıcılık ve şantaj gibi birçok farklı amaçla bu veriler kullanılabilir.”

Siber saldırganlar, değeri unutulmuş verilerde beklenmedik bilgiler bulabiliyor. Yıllar önce çekilmiş yüksek çözünürlüklü bir fotoğraf, masanın üzerindeki kredi kartı numarasını net biçimde gösterebiliyor; eski bir e posta, hala aktif banka giriş bilgilerini barındırabiliyor.

 “Uzun uğraşlar sonucu elde edilebilecek veriler, bazen basit bir disk ya da oltalama saldırısıyla hackerların önüne seriliyor. Örneğin yıllardır açılmayan, varlığı bile unutulmuş bir e posta banka hesap ve erişim bilgilerini barındırabilir. Aynı dosyalar, unutmamak için yazılmış sosyal medya şifreleri ya da kritik parola listelerini saklıyor olabilir.”

Sesli dublaj çağı: Kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz?

Demircan, yapay zeka destekli sahte video (deepfake) üretiminin de eski fotoğraf arşivlerinden beslendiğine dikkat çekiyor. Özel fotoğraflar şantaj malzemesine dönüşebiliyor; konum etiketleri veya araç plaka bilgileri kimlik avcılarının işini kolaylaştırıyor.

Dosyalar nasıl silinmeli?

Karanlık veriyi azaltmanın ilk adımı, gereksiz dosyaları belirleyip silmek. Ancak Demircan, “silmek” fiilinin çoğu zaman yeterli olmadığını hatırlatıyor. Zira işletim sistemleri dosyaları yalnızca görünmez hale getiriyor; veri kurtarma yazılımlarıyla ise saniyeler içinde geri döndürülebiliyor.

“Kritik verilerin bulunduğu disklerde, verilerin geri döndürülemeyeceği yöntemlerle silinmesi ya da diskin fiziksel olarak imha edilmesi gerekiyor. Bu şekilde veriler tamamen yeryüzünden silinmiş oluyor.”

Demircan, güvenilir veri silme araçlarının yanı sıra “manyetik yok etme” veya “şifreli formatlama” gibi yöntemlerin de tercih edilebileceğini söylüyor. Risk seviyesi yükseldikçe, donanımın tamamen imhası en güvenli seçenek olarak öne çıkıyor.

Sosyal medya hesapları da risk barındırıyor

Karanlık veri yalnızca yerel disklerle sınırlı değil. Demircan’a göre en tehlikeli alanlardan biri, artık kullanılmayan sosyal medya ve bulut hesapları:

“Vatandaşlar genellikle yeni bir hesap açtıklarında eski hesabı kapatmak yerine öylece bırakıyor. Herhangi bir şifre veri tabanı sızıntısında bu hesaplara erişmek hackerlar için çocuk oyuncağı. Eğer artık kullanılmayan bu hesaplarda önemli dosya paylaşımları veya gizli yazışmalar bulunuyorsa, tüm bu içerikler kötü niyetli kişilerin eline geçebilir.”

Google Drive’da unutulmuş WhatsApp yedekleri, yıllar önce açılıp terk edilen e posta kutuları veya ikinci el satılan dizüstü bilgisayarlar… Hepsi kişisel verileri yabancılara teslim etme riskini artırıyor.

Dijital temizlik rehberi

Beş adımlık dijital temizlik rehberi, görünmez veri yükünü hafifletirken siber riskleri de azaltıyor.

1.Dosya envanteri çıkarın: Yılda en az iki kez cihazlarınızda ve bulut depolarınızda kapsamlı tarama yapın.

2.Güvenli silme araçları kullanın: Önemli belgeleri yalnızca “Sil” tuşuna basarak değil, veri yok etme yazılımlarıyla temizleyin.

3.Eski hesapları kapatın: Sosyal medya, e posta ve bulut hizmetlerinde aktif olmayan hesaplarınızı kapatarak şifre sızıntısı riskini azaltın.

4.Çift yedek stratejisi: Kritik dosyalarınızı şifrelenmiş harici diskte ve güvenilir bulut ortamında saklayın; böylece fidye saldırılarına karşı hazırlıklı olun.

5.Periyodik parola yenileme: Tüm hesap şifrelerinizi düzenli aralıklarla güncelleyin, mümkünse çok faktörlü kimlik doğrulama kullanın.

ETİKETLERDijital ÇağKişisel VeriSiber GüvenlikSiber Saldırı

Haber Kaynak : TRTHABER.COM

"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."